Bebekler, yaşamın ilk aylarında tüm dünyanın görüş alanlarından ibaret olduğunu düşünürler. Bir şey artık görünmüyorsa, o şey yok olmuştur. Mesela görüş alanından çıkan anne artık yoktur, geri döndüğünde ise o artık yeni bir annedir. Bu nedenle bu dönem bebekleri, yere düşürdükleri bir oyuncağın ardından bakmaz, onu aramazlar.

8. ay civarında bebekler, hafızalarının da gelişmesiyle birlikte; nesnelerin kaybolmadığını, aslında hep varolduklarını idrak etmeye başlarlar. Ancak bu algı yeni bir soruyu gündeme getirir: “Acaba görmediğim şey ne zaman geri dönecek veya acaba dönecek mi?”

İşte bu soruyla birlikte ayrılık kaygısı (ayrılık anksiyetesi de denir) adı verilen dönem başlamış olur. Ayrılık kaygısı dönemi; genellikle 6-8. aylarda başlar, 1 yaş civarında zirve yapar ve 15-18. ay civarında sönümlemeye başlar. Genellikle erken başlayan ayrılık kaygısı dönemi erken biter.

Bu dönemdeki çocuklar, genellikle ebeveynlerinden birine (sıklıkla anne) sıkıca bağlanır ve onun yokluğuna tahammül edemez hale gelir. Görüş alanından çıkan ebeveynin arkasından ağlar ve onunla birlikte olmak ister. Görüş alanındayken de paçasının dibinden ayrılmaz. Kısacası bu ebeveyn (veyahut bakıcı da olabilir) ile yapışık yaşamaya başlar.

Bu sıkıntılı dönemi daha rahat atlatabilmek için siz ebeveynlere yönelik önerilerimiz şunlar:

  • Çocuğunuzla sevgi dolu bir ortamda ve yeterli sürede “birlikte” zaman geçirin. Onunla sık sık fiziksel temas kurun, yerde birlikte oyunlar oynayın.
  • Çocuğunuzla “ce-e” oyunu oynayın. Bu oyun, onlara nesnelerin kaybolmadığını ve geri geleceğini öğretir.
  • Evde küçük ayrılık ortamları yaratın: Örneğin çocuğunuz oyuna dalıp başka bir odaya gitsin ve sizi göremiyor olsun. Bunu fark edince sizi aramaya başlayacaktır. Ona seslenerek sizi bulmasına yardımcı olun.
  • Ayrılık öncesinde çocuğunuzun fiziksel olarak huzurlu olmasını temin edin: Uykusuz, aç, altı ıslak, hasta, vb “huzursuz” çocuklar ayrılık kaygısını daha şiddetli yaşar.
  • Bir ayrılık ritüeliniz olsun. Evden ayrılırken çocuğunuzu öpün, ona gideceğinizi; ama mutlaka geri döneceğinizi söyleyin. Ne zaman döneceğinizi onun anlayabileceği bir şekilde ve dürüstçe söylemelisiniz. Yapılacak en önemli hata çocuğunuza söz verdiğiniz zamanda geri dönmemenizdir.
  • Ayrılıkları seremoniye dönüştürmeyin. Hızlıca çocuğunuza veda edin ve gidin. Uzun süren ayrılık seremonileri çocuğunuzu travmatize edebilir.
  • Bu dönemde çocuğunuz uykuya dalmada zorluklar yaşayabilir, gece sık sık ayrılık hissiyle ağlayarak uyanabilir. Bu durumda çocuğunuza görünün, onun yanında olduğunuzu söyleyin ve şimdinin uyku zamanı olduğunu belirterek yanından çıkın. Asla çocuğunuzu yatağından çıkarmayın veya onunla birlikte uyumayın. Bu hareketler ayrılık kaygısının derinleşmesine sebep olabilir.

Ayrılık kaygısı bilhassa da yapışık olunan ebeveyn için zor bir dönemdir. Bu kişinin evden ayrılması, hatta lavaboya gitmesi dahi krize sebep olur. Ancak ayrılık kaygısı dönemi, sağlıklı bir çocuğun doğal bir gelişim basamağıdır ve yaşanıyor olması çocuğun sağlığının bir göstergesidir. Bu dönem, hafızanın daha da gelişmesiyle birlikte yerini “ne de olsa kimse kaybolmuyor, geri dönüyor” hissine bırakarak sonlanır.